İstanbul Beşiktaş’ta halka mikrofon uzattık, “Yeni yılda enflasyonun düşüşe geçeceğine, haksızlıkların, adaletsizliklerin azalacağına, adil bir seçim yarışı yapılacağına inanıyor musunuz?” diye sorduk.
Verilen cevaplar şöyle oldu:
“GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ”
Hüseyin Becerir: “İnanmıyorum, görünen köy kılavuz istemez. Şimdiye kadar yaşadıklarımız, gördüklerimiz… En son yaşanan İmamoğlu’na yapılan haksızlıklar ile her şey ortada. Memleketin hali meydanda, çalışanlara yapılan artırım daha maaşlar ceplerine girmeden eridi gitti. 5 liraya içtiğimiz çay şu an semt kahvelerinde 7,5 lira oldu. İdare yok, herkes istediği üzere artırım yapıyor. Emeklinin, sabit maaşlı olanların Allah yardımcısı olsun.”
“BU İDARE DEĞİŞMEDİKÇE HİÇBİR ŞEY OLMAZ”
Halit Toz: “Hayır inanmıyorum, bu idare değişmedikçe rastgele bir şey olacağını düşünmüyorum. Yapılan hukuksuzlukları görüyoruz, gözümüzün önünde cereyan ediyor her şey. Enflasyon tahminen yerinde sayar bir süre. Ümitsizliğe sevk etmek istemiyorum kendimi de diğerlerini da ancak durum bu türlü görünüyor. İktidar yetkilileri söyledikleri şeyleri yapsalar güzel fakat yapmıyorlar. Sağ gösteriyorlar darbeyi soldan yiyoruz. ‘Enflasyon düşecek’ dedikleri vakit bil ki 2 puan daha üst gidecektir.”
“ENDİŞELİYİM”
Feyzullah Özcan: “Bu sene enflasyonun düşeceğine inanmıyorum, o biraz güç iş. Adil seçim olma konusunda endişeliyim. İstanbul seçimlerinde gördük, mühürsüz oyların geçerli sayılması üzere şeyleri görünce korkmaya başlıyorsun. Ülkede şayet hukuk ve adalet var ise bunlar düzgün yapılmalı. İstanbul’da yapılan belediye seçimleri birinci etapta neden iptal edildi? Bilmiyoruz. Kazanmadıkları seçimi, ‘Kazandık’ diye afişler asıldı… Neye nazaran astın sen bunu? 20 yıldır yapmadıkları artık yapmazlar, güç. İstanbul belediye başkanlığı için şu anda yapılanlar korkutuyor.”
“GİTGİDE İNANCIM KAYBOLUYOR”
Erkan Çimen: “Kesinlikle inanmıyorum, gittikçe inancım kayboluyor. İdare halleri otoriter bir rejim üzere olmaya başladı, bakanların tavırları… Hukuk yok, adalet yok yüzde 55 oy alan adamı bile içeri atmaya çalışıyorlar. İçeride olması gereken beşerler dışarıda adam öldürüyor, ben bu ülkede yaşamaktan korkuyorum. Evvelden bu türlü bir telaşımız yoktu. Özal ve Demirel’e boşuna kızmışız, çok demokrat insanlarmış. Şu an çok makûs, can güvenliği yok, mal güvenliği yok, ne olacağımız aşikâr değil. Sabah bir paylaşım yapsan polis meskenine geliyor, çok fecî.”
“ENDİŞEM YOK ÇOK NET BİLİYORUM Kİ ADALET OLMAYACAK”
Tayfun Çulha: “Böyle bir ülkede güvenlik, adalet nasıl olacak bilmiyorum. Tasam yok, pek net biliyorum ki olmayacak.”
“TÜRÜNÜN SON ÖRNEKLERİ”
Ercan Sabuncu: “Neyine inanalım, bu vakte kadar ne olmuşta bundan sonra ne olsun… Görünen köy kılavuz ister mi? Yapılan işlerin hepsi ortada. Ben 54 yaşımdayım, bu ülkede onlarca siyasetçi gördüm lakin ben şu 20 yıldır başımızda duranlar kadar bu ülkeye ihanet eden, bu ülkeyi ve bu insanları yok sayan bir topluluk daha görmedim, göreceğimi de zannetmiyorum. Bunlar tipinin son örnekleri. Bunlardan diğer yoktur, gelmez de.”
“TÜRKİYE’NİN ÖNÜ AÇIK”
Mustafa Aydın: “İnanıyorum ben, Türkiye’nin önü açık. Yatırımlar ile savunma sanayiinin yüzde 80 oranında yerlileşmesi, bunlar güzel. İhracatın yükselmesi bunlar olumlu şeyler.”
“BU HÜKÜMET BİZİ MAHVETTİ”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Eğer adil bir yıl olmazsa mahvolduk. Bu hükümet bizi mahvetti, emeklileri, emekçileri, memurları mahvetti. Onun için ben bu hükümeti sevmiyorum. Kim ki bu? En büyük millet, en büyük halk. İstediği üzere hareketler yapıyor, yazık günah bu memlekete. Bu memleket, bunlar olduğu sürece bitti.”