Çeşitli işlemler uygulanarak, cesetlerin bozulmadan kalmasını sağlayan mumyalama tekniği, ilk olarak M.Ö 15. yüzyılda tespit edilmişti. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inandıklarından, bedenlerinin sağlam kalması amacıyla mumyalama işine büyük önem verirdi. Günümüzde mumyalar üzerinde araştırmalarına devam eden bilim insanları, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde bir çöle gömülmüş yüzlerce mumyayı mercek altına aldı. 1990’larda Tarım Havzası adı verilen bir bölgede bulunan mumyalar, 4 bin yaşında olmalarına rağmen kıyafetleri ve bedenleri bozulmadan günümüze kadar geldi. Mumyaların mezarlarında tespit edilen yün giysilerle peynir, buğday ve darı gibi yiyecekler, bu insanların Batı Asya bozkırlarından veya Orta Asya dağlarından geldiğini düşündürmüştü. Ancak Çinli, Avrupalı ve ABD’li araştırmacıların, 13 mumyanın DNA’sını analiz ederek genomlarını ilk kez sıraladığı yeni araştırma, önceki bulgulardan oldukça farklı. Analizler, kalıntıların bölgeye sonradan gelen bireylere değil, buraya daha Buz Devri’nde yerleşen bir gruba ait olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılara göre bu mumyalar, Buz Devri’nin sonunda (yaklaşık 10 bin yıl önce) büyük ölçüde ortadan kaybolan bir insan grubunun doğrudan torunlarıydı. Bilim insanına göre eski DNA örnekleri, yazılı kayıtların veya diğer ipuçlarının son derece kıt olduğu dönemdeki insan hareketlerine dair güçlü kanıtlar sağlayabilir.